E-POSTA :
WEB : www.karamurselaktifhaber.com



KELEBEKLER

Bugün 25 Kasım "Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü".

25 Kasım 1960’da Dominik Cumhuriyeti’nde diktatörlüğe karşı mücadele eden Mirabel Kardeşler tecavüze uğrayıp katledildikten 39 yıl sonra Kolombiya’nın Bogoto şehrinde Latin Amerikalı ve Karaipli Kadınlar bir araya geldi.

25 Kasım 1981’de Mirabal Kardeşlerin anısına BM Genel Kurulu toplumda farkındalık oluşturmak amacıyla “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü” olarak ilan etmiştir.

BM Genel Kurulu bu kararı alırken şu tarihi olay etken olmuştur:

Dominik Cumhuriyeti’ni Rafael Trujillo (1891-1961), 1930 ile 1961 yılları arasında yönetmiştir.

Mirabal Kardeşler olarak bilinen üç kız kardeş, Trujillo muhalifidir. Trujiilo bir konuşmasında; “Ülkede iki tehlike var: Kilise ve Mirabal Kardeşler” şeklinde açıklama yapmıştır.

Trujillo’nun bu konuşmasının sonrasında, bu üç kız kardeşe tecavüz edilmiş ve öldürülmüştür.

Mirabal Kız Kardeşlerden birinin kod adının “Kelebek” olmasından da esinlenerek; o günden sonra üç kız kardeş, gerek Dominik’te gerek dünyada “Kelebekler” adıyla anıldılar.

Günümüze gelecek olursak...

Dünya Sağlık Örgütü istatistiklerine göre, dünyadaki üç kadından biri hayatları boyunca en az bir kez fiziksel ya da cinsel saldırıyla karşı karşıya kalıyor.

Şüpheli kadın ölümlerinde ciddi bir artış söz konusudur.

Kadın özgürlüklerine karşı  dayatmalar görülmektedir.

Bir ülkede kadınlara karşı davranışların niteliği, toplumun çağdaş değerlerle ve demokrasiyle ne ölçüde buluştuğunun kanıtıdır.

Kadınlar ve erkekler arasında görev, sorumluluk ve rollerin paylaşımındaki eşitsizlikler, toplumsal algılar, eğitimdeki çarpık anlayış, eşit olmayan güç ilişkileri, kadınların ikincilleştirildiği bir sosyal yapıya neden oluyor.

Sonuçta ortaya çıkan toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve kadına karşı şiddet, sadece kadınların sorunu değil, bir toplumun insanlık sorunudur.

Toplumsal algımızın bir çıktısı olarak kadınlarla ilgili bakınız nasıl deyimlerimiz bulunmaktadır:

👩Kaşık düşmanı.

👩Saçı uzun aklı kısa.

👩Kadının sırtından sopayı, karnından sıpayı eksik etmeyeceksin.

👩Kız gibi (yepyeni, taze, henüz ellenmemiş, bozulmamış vb., anlamında).

👩Karı gibi (sırıtmak, gülmek, konuşmak, yürümek, saçını uzatmak, giyinmek vb.).

👩Erkek gibi cesur (vb. erkeğe “yakışan sıfatlar”) Maşallah!

👩Eksik etek.

👩Elinin hamuruyla erkek işine karışma!

Toplumsal algımızın bir çıktısı olarak kadınlarla ilgili atasözlerimiz ise:

👩Avradın malı, eşeğin nalı. (Malatya)

👩Avrat kıtlık bilmez, çoban yokluk bilmez. (Adana))

👩Erkeğin kıllısı (hazreti) Aliden, kadının kıllısı (hazreti) ayıdan. (Çankırı)

👩Kadını eve bağlayan altın şıkırtısı değil beşik gıcırtısıdır. (Fatsa, Ordu)

👩Kadının kazdığı kuyudan su çıkmaz. (Malatya)

👩Kancık yalanmadan erkek dolanmaz. (Adana; Gaziantep; Hatay)

👩Karı kesenin şıkırtısına, ağzın şapırtısına bakar. (Eskişehir)

Kadınlara yönelik davranışlar sadece bir mevzuat meselesi değil, bir eğitim meselesi, bir zihniyet meselesi, bir kültür meselesidir.

Zihnimizde, yüreğimizde, hayatımızda kadını tam, saygın, özgün, bir insan olarak algılamıyorsak; kadınlarla ilgili gayri insani davranışları sadece rutin bir kınamaya, törensel bir güne ve bir nutuk konusu malzemeye dönüştürüyorsak böylesi günler mizansen bir tiyatrodan öteye gitmeyecektir.

Erkeği, nirengi noktası alarak kadını kategorize etmeye çalışmak yanlıştır.

Kadın ve erkek, iki ayrı insandır. Kadınla erkek birbiriyle eşit değildir. (Eşitlik hukuksal bakımdandır.)

Kadın eşsiz bir varlıktır. (Benzersiz ve özgün anlamında.)

Kadının erkekle ilişkisi astlık değil, üstlük şeklinde olamaz.

Kadınla erkek; birbirini anlamlı kılan, birbirini tamamlayan iki insandır sadece.

Böyle algıladığımız takdirde kadına şiddetin zihniyet arka planı ortadan kalkmış olur.

Kadınlar hâlâ eşit işe eşit ücret alamamaktadır.

Tarım işçisi kadın, mülteci kadın ve kız çocukları hem ayırımcılığın hem de emek sömürüsünün muhatabı olmaktadır.

Kadınlar, salt annelik görevi ile eve hapsedilmek istenmektedir.

Siyasi kararlarla, mevzuat düzenlemeleriyle kadına şiddet tam olarak çözülemez.

Bu konunun öncelikle beyinlerde, yüreklerde çözülmesi gerekir.

Ancak aileden başlayarak ve iyi bir eğitim programıyla bu konuda olumlu bir zihniyet inşa edebiliriz.

Toplumda kadının rolü bizim insani gelişmişliğimizin göstergesidir. Kadına şiddet insanlığın insanlık bakımından sınıfta kaldığının işareti olup gayri insani bir davranıştır.

İnsani gelişimimiz ancak kadına duyulan ve gösterilen  saygıyla gerçekleşebilir.

Türkiye'de kadına uygulanan şiddet ve kadının eşitsizliğe maruz bırakılmasındaki en büyük etken, Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün 1928  yılında çıkardığı Medeni Kanun'un hiçe sayılmış olmasıdır.

Seçme ve seçilme hakkını, dünyada birçok ülkeden yıllarca önce, 1934 yılında elde eden Türk kadınının bugunkü özgürlüğü bu anlamda sorgulanmalıdır.

Kadının toplumdaki yerini edinmesinin, erkeklerle eşit koşullarda var olmasının, çalışma alanlarında erkekle eşit maaş almasının ilk ve tek mimarı Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk olmasına rağmen günümüzde bu hak özgürlüklerden mahrum  duruma gelinmiştir.

Unutulmamalıdır ki;

Kadınların toplumdaki yeri ve saygınlığı medeniyetin göstergesidir.

Bu nedenle, kadına uygulanan fiziksel, psikolojik, sözlü şiddetin her türlüsüne karşı durarak, insanlığa ihanet olan “KADINA ŞİDDETE HAYIR!” diyoruz.

Aşkım Tan




 
Fiber Ticaret ile E-TİCARETE giriş yapın

Fiber Ticaret ile E-TİCARETE giriş yapın

Türkiye'nin en kapsamlı E-ticaret sistemine sahip olun

FIRSAT DETAYI
%10 İndirim Fırsatı
Kocaeli Bilişim'den Kampanya

Kocaeli Bilişim'den Kampanya

Kocaeli Bilişim Webkobi Hazır Web Sitesi ürünlerine Karamürsel Aktif Haber aracılığıyla ulaşan herkes indirim kazanıyor

FIRSAT DETAYI
%10 İndirim Fırsatı